22 Temmuz 2022

GÖKYÜZÜNDE BİR DELİ

 “Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.” diyor Cemal Süreya.

Sanki unutmak elzemmiş gibi. Unutmasak olmaz mı mesela? Kendi çocukluğumuzu, onun çocukluğunu duyunca neredeyse sildiğimiz  ya da yer yer anımsadıklarımıza eklediğimiz, gece uykumuzun kaçma sebebini, hani “onun mavi kedisi yanımızda olmadığı içindir” diye düşündüğümüz, oyuncak aslanının kopuk burnuna düğme diken yumuşak, şefkatli bir anane elinin saçlarımızı okşadığını düşünerek aynı yastıkta uykuya daldığımız anlarla dolu o her gece inat eden dirençli hayallerimiz kurulmasın mı yani? Annesinin hazırladığı sevgi dolu lokmayı yemek için, öğle tatilinde okuldan eve koşturmacayla geçen bir saatin, anlık sevgi ve huzur şoklaması gibi olmasın mı o anlar zihnimizde?

Proust’un tanımladığı gibi “İnsanın, adlandırdığı şeyi yarattığına inandığı yaşlar”daki gibi işte. Çocukluk gibi sevmek, ne güzel şey. Çocukluğunu sevmekten daha başka bir şey bu! Belki sana ait  olmayan ama onunla var olduğunu düşlediğin hikayeleri birlikte yaşayabilmek arzusu! Bazen tanımadıklarımızın bile “çocukluğumdaki şunu çok özlüyorum” konulu paylaşımları, gülümsetmiyor mu bizi, sıcacık hem de! Birden o oluyoruz. Tıpkı çocukken ki halimiz gibi; sempatik, ilgili, meraklı ve yargısız. Hatta sorgusuz sualsiz. Ardındaki hamlelerin ne olacağını hiç düşünmeden korkusuz, cesur ve meydan okurcasına!

Ve severken bir köşede O’nu beklemek..Arkadaşlarıyla oynarken “aa dalmışım, geciktim samimiyeti”ndeki muzip gülüşü içine çekmek gibi, “annem çıkamazsın dedi cezalandırdı, gelemedim” özrünü duyarak suçlamadan affetmek gibi, “ödevimi yetiştiremedim, birlikte yaparız diye yanımda getirdim” kıvranışıyla  konuyu değiştirebilme ustalığına kanmak gibi! İşte böyle,bir hayalin dilek ağacına, rengarenk çaputlar bağlamak gibi bir şey bazen onu beklemek!

 “Hayatınızın üstünde hep bir gökyüzü parçası bulundurmaya çalışın.” diye ekliyor yazar. Ne güzel bir tavsiye, tam da yola çıkarken yanına almalık!  Zorlu zamanlarda güneşin ve ayın olsun, yıldızın olsun, yağmurun olsun, bulutun olsun, gökkuşağın olsun diye. Kuşların olsun, cıvıltıyla uçsun diye. Nefes almak kadar taze, nefes vermek kadar içten! Yeryüzünde bir olamıyorsan, varlığını gökyüzüne taşımak hali gibi, bir şekilde yaşanabilsin her şey diye! Ne de güzel konum atmış yıllar önce Turgut Uyar; “Göğe Bakma Durağı” diye! Ben geldim efendim, mekanda online’ım.😉

Hiç yorum yok:

"BAZI KALPLERİN KADERİDİR AŞK"

  “Şiir yazdırmıyor aşk,yaşanırken” diyordu okuduğum satır.   Katılmadığımı belirtmek isterim. Şiir gibi roman gibi sevebilmek hissinden ...