14 Ocak 2014

                
SİYAH, KIRMIZI VE BEYAZ

                Seninle ortak düşüncelerimiz olabilir, bu mutluluk verici. Ama senle aynı düşünmediğimizde de ben kötü değilim. Sakın beni etiketlemeye kalkma, facebookta bile…O taraftan mısın bu taraftan mı diye düşünüp durma. Bir tarafım olması gerekmez,  sadece insan olarak bir duruşum  olsun yeter. Duruş ne mi demek? Anlatayım sana.

                Duruş; hiçbir inanca bağlı olmadan ahlaklı durabilmektir. Dindar olmak sadece var olan ahlakı taçlandırır. Yani ahlaklı olmak için, dindar olmak gerekmez. Duruş,  herhangi bir olay hakkında düşünmek, sormadan söylememektir. Olur olmaz konuşmak değil, bilerek, inanarak konuşmaktır.  İfadelerini, muhatabını incitmeden ama kendini de ortaya koyarak seçmektir. Karşındaki aynı şeyi düşünmüyor diye onu ikna etmeye çalışmamak, neden anlamıyor diye canını sıkmamaktır. İki farklı görüşü karşılıklı konuşmak ve sonra gülümseyerek odadan çıkmaktır. Duruş, kendi menfaatlerine bir şey ters düştüğü zaman, kıvırmak demek değildir. Duruş, tölere edemeyeceğin sıkıntıları birileri senin yerine büyüttüğü zaman vicdanlı davranabilmektir.
                
                Ne kadar zor bir insanı koşulsuz sevebilmek… Hep bir şarta bağlı kalması, bir insanın ayağına prangalar vurmasıymış meğer.  İnsan olmak, özgürce düşünmek neden hep bir görüşün  gibi? Siyah ve beyazın dışındaki renkleri görmek çok mu zor? Saydam, şeffaf şablonlar kesmişiz birbirimiz için ve her kişinin, her olayın üstüne koyup şablona uygun hale getirmeye çalışıyoruz. Fazla mı geliyor eksik mi kalmış olmuyor mu? Yeni bir biçim tasarlamak yok beynimizde. Olmadı mı atıveriyoruz buruşturup bir kenara…
               
                  Son zamanlarda Allah olmak ne zor diyorum. Sanki bize bakıp şunları düşünüyormuş gibi geliyor bana.  “Hepinizi ben yarattım! Beyninizin  farklı düşüncelerinizi sığdırdığınız her bir kıvrımını biliyorum. Kalbinizden geçen her bir duyguyu da! Ve  işin en tuhaf yanı ne biliyor musunuz? Ben sizin bile bilmediğiniz geleceği de biliyorum, söyleyeceğiniz sözü, atacağınız adımı. İçinizde ve dışınızda gerçekte kim olduğunuzu? Geceleri yatarken yan tarafınıza bıraktığınız maskelerinizi, her şeyinizi anlıyor musunuz? Ve ben öyle büyüğüm ki hepiniz ne düşünürse düşünsün size nimet veriyorum. Sizden sevgimi esirgemiyorum. Sizi daha büyük musibetlerden koruyorum. Yıkmıyorsam dağları üstünüze, hepsi merhametimden.  İzliyorum nasıl birbirinizden herşeyinizi esirgediğinizi. Sevginizi, içten bakışlarınızı, insanlığınızı ve ne yazık ki dualarınızı.”
                
               Yargılar, etiketler, rencide edici bakışlarla ömrümüzü tüketiyoruz. Birbirimize karşı bembeyaz buzdan kütleler koyuyoruz aramıza… Gözümüzde önceden sevgiden akan gözyaşları, her geçen gün intikamdan damlayan kan damlacıklarına dönüşüyor. Oysa ki kırmızı beyaz, sadece Türk bayrağına yakışıyor.!!!


2 yorum:

Melike Uymaz dedi ki...

Güzel yazı. Son günlerin özeti adeta...

Evrensel dedi ki...

Mükemmel :)

"BAZI KALPLERİN KADERİDİR AŞK"

  “Şiir yazdırmıyor aşk,yaşanırken” diyordu okuduğum satır.   Katılmadığımı belirtmek isterim. Şiir gibi roman gibi sevebilmek hissinden ...