18 Mayıs 2020

YÜREKLİ BİR BEYİN


        Beynin kıvrımlarında eğlenmeyi çok seviyorum zaten orada sen de çok neşelisin. Gözlerin daha parlak, yüzün de muzur ifadeler var. Sanki birlikte her şeyle dalga geçebilir gibi, komikliklere kahkahalarla gülebilirmişiz gibi…Bazen emsalsiz bir bakış açısının içinde sanki senin o güçlü sinapslarının salıncaklarında sen beni sallıyormuşsun gibi sallanıyorum. O an sana arkam dönük olduğu için gözlerimdeki şaşkın ve hayranlıkla dolu ifadeleri göremiyorsun. Aslında dönüp baksam gözlerine yine görmezsin. Kimbilir  anlatırken bir yandan daha yeni ve detaylı neler inşa ediyorsun? 

Sonra birden soğuk rüzgarlar oluyor zihninin kıvrımlarında, bazen çok üşüyorum. O sert kayalıklara ayağım takılıyor, tam düşecek gibi olurken ben, yolun herseyinden keyif alan ruhum kendi elimden tutuyor ve yine kendime sıkıca sarılıyorum. Geride bırakıyorum o kendini beğenmiş dağları ama genellikle aşıyorum çünkü güneşin doğuşunun çok güzel olduğunu her yeni gün daha çok hissedebiliyorum.Bu hayatta en çok bunu öğrendim çünkü; düşmez kalkmaz bir Allah olduğunu, her gecenin bir sabaha erdiğini ve  ağladığın kadar güleceğini!  Hem zaten o dağların ardındaki çiçeklerin, uçsuz bucaksız denizin ve özgürce gezen her canlının neşeli olduğu o geniş ülkenin varlığından bazen senin bile haberinin olmadığını düşünüyorum.  Her şeye bir cevabı olan beynin, o sevgi dolu geniş ülkesini nasıl göremez o griliklerin efendisi anlayamasam da orada olmak eğlenceli, sen de yüreğimi alıp gelsen belki daha da zevkli.. 

Kayıp giden düşüncelerinin olduğu kaydıraktan birden heyecanla kayıyorum. Telaşeli, hemen şimdici, aceleci tavırlarının olduğu o dönenceye biniyorum. Başım dönüyor ve hayatı sorgulama hızına yetişemiyorum.  Dönence dönmeye devam ediyor ama ben iniyorum yorulunca, yere uzanıyorum sırt üstü… Bulutlardan kendime yastık yapıyorum gözlerimi kapatıp, olanın bitenin sesini kısıp! Her şeyin zamanla ve olması gerektiği gibi olacağına duyduğum inancımın gücü, her kurguyu boşaltıyor, pembe pamuk şekerlere boyanıyor tüm gökyüzüm o zaman..Biraz yanıma uzansan senin de eline yüzüne rengarenk bonibonlar yağacak göreceksin.

Ama zihin öyle soğuk ki ısınamıyorum. Kalbe doğru akmak istiyorum usulca.. Ben içine girince o kalbin, bir yüreğe dönüşeceğini de biliyorum! Gizli gizli, usul usul bir yol buluyorum. Kalbin dört odacığı var sonuçta… Kendime ait bir oda bulmak için her birine merakla bakıyor, kapıları tıklatmadan ayaklarımın ucunda sessizce ilerliyorum. “Buradayım” diyorum beni ısıtman için, sadece “biliyorum” diyorsun! Parmak uçlarım donuyor. Sadece fısıldıyorum “bana odanın ışığı kapalıymış gibi hissettirme ne olur?” diye…


Kalbindeki odacıkların içindeki sandıkları karıştırıyorum. Buruşturulmuş fırlatılmış hayaller, çatlamış duvarda eğik duran eski bir portre, kırık dökük oyuncaklar, parçası kaybolmuş kullanılmayan kurmalı bir zıplangaç çıkıyor karşıma…Belli ki zıplayarak eğlenmeyi çoktan unutmuş. Sağa sola bakıyorum, paslanmış parçaları buluyorum. Gönlümün yaralarından şimdiye dek iyileşen kısımları tüm odaya damlatıp temizlemeye çalışıyorum. Yeniden o odacıkta tertemiz hatıralar biriksin istiyorum. Ama bu kez sevgi dolu, biz dolu, içine ben damlayan sen ve içimde sen olan ben ile.. Bir odacık tamamen kapalı, orası zaten o kadar temiz, saf ve duygu dolu bir oda ki.. DNA’sında sen olan ve ümitle sana bakan meraklı bir çift yavru göz var. Uyusun da büyüsün diye usulca kapısını kapatıyorum. Diğer odacıkta, sevgi, merhamet dolu büyük sofralı bir aile ve neşeli çocukluk hikayeleri var. Kendi hallerindeler, sadece keyifle olanı biteni izlemenin olgun gururu ve keyfiyle dolu! 


Üşüyorum, sadece beyinde yaşamaktan! Kalbin sıcağından hitaplar erit yüreğime! Merhamet battaniyeni ört üstüme, mutluluktan kapanan göz kapaklarıma huzur ekle dudaklarınla! Kulağıma sevdiğin herseyi fısılda.. Hem ben "Sadece sevilmekten değil de sevildiğimin söylenmesinden de hoşlanırım. Mezarın ötesindeki sessizlik alemi yeterince geniş!” diyen George Eliot sözü okudum yakın zamanda! Ve öğrendim ki hem hayat ertelenemeyecek kadar kısa hem de sessiz kalınamayacak kadar paylaşıp yaşanmaya değer! Bana sadece bir beyin olarak bakma sakın, ben yürekli bir beyinim sonuçta!

"BAZI KALPLERİN KADERİDİR AŞK"

  “Şiir yazdırmıyor aşk,yaşanırken” diyordu okuduğum satır.   Katılmadığımı belirtmek isterim. Şiir gibi roman gibi sevebilmek hissinden ...