BAZI DÜĞÜNLER HAYATIN YARASINDAN İZLER TAŞIR.
Uzun zamandır
hem çevremde bana çok yakın arkadaşlarımın düğününde hem uzaktan izlediğim
düğünlerde dikkatimi çeken fotoğraf kareleri var.
Gelin son
derece mutlu, damat son derece aşırı kendinden emin duruşlar sergiliyor. Adeta önceki
ilişkilere rest çeker gibi, intikam alırcasına, “oh olsun, bak evlendim, sana
da ihtiyacım kalmadı” dercesine. Aslında gerçekten o kadar mutlu mudur yoksa
acılarını kendine bile ifade edemez halde midir bilinmez.
Doğduğumuzda
otistik evre denilen bir evreden geçmekteyiz. İlk iki aylık bir evredir bu.
Yani bize birçok insanın agucuk gugucuk yaptığı, sevene “ay! bu ne suratsız”
dedirttiğimiz bir dönem. Sevgiye tepki vermediğimiz belki de hissetmediğimiz
bir dönem. Daha sonra sevgiyi, ilk annemizde buluyoruz. Bizi sevmesi, okşaması,
kabullenişi ile birlikte annemizle kendimizi tek bir vücut olarak düşünüyoruz.
İşte bu dönem o kadar önemli bir dönem ki hayata bakışımız, olayları
değerlendirme boyutumuzun alt yapısının oluşması temel olarak ilk bu dönemde
atılıyor. Altı aya kadar böyleyken birden gücümüzün farkına varıyoruz ve
çevremizi incelemeye başlıyoruz. Başkalarına yüreğimizde yer vermeye, onları
gördüğümüzde gülmeye, annemizin kucağından sevdiklerimizi ayırt ederek
kucaklarına yerleşmeye çalışıyoruz. Belki de bizi bırakınca ağlıyoruz. Neticede
dönüp dolaşıp gittiğimiz daimi yerimiz yine annemizin kucağı oluveriyor. Ve çocukluk
döneminden annemizden ayrılmamız ve özerk hale gelmemiz gereken dönemlere doğru
yol alıyoruz. İşte bu ayrılık döneminin adı, kırık kalpler dönemidir. Kırılır
kırılır ve sonunda parçaları birleştirecek birine inandığımız an kendi
düğünümüzde evet diye çığlık atarız.
Fotoğraf kareleri ve düğünde
gördüğümüz gülücükler aslında oldukça yanıltıcıdır. Erkek ve kadın birbirlerini
bulmadan önce bir çok kalp kırıklıkları yaşamıştır. Ya sevmiştir karşılık
bulamamıştır, ya sevdiğine çok güvenmiş hayal kırıklığına uğramıştır. Ya da
gerçekten harika bir ilişkisi vardır ve onu kaybetmiştir. Kısacası her ikisine
de acı veren, kabuğu kaldırıldığında kanamaya başlayan, ertelenen, bastırılan
duygular vardır. Diplere atılanlar, mutlaka su üstüne çıkacaktır veya suyu
bulandırmaya devam edecektir. Bu yüzden her iki bireyin detokslanmaya ihtiyacı
vardır. Bunu sağlayamadıkları takdirde, ilişki
birbirlerini ilk buldukları anın heyecanı geçtikten sonra acabalarla
dolu bir hal almaya başlar. Bu kendinden emin olamama hali düğün
hazırlıklarına, düğüne ve sonrasına yansımaya başlar. Düğün öncesinde genellikle
gelinin istedikleri olmamıştır, olsa dahi bir çok engelle karşılaşmıştır, gelin
bu yaşadıklarını içinde biriktirmiştir. Çünkü geline mutlaka bir sorun
çıkarması için gereken alt yapı çocukluğundan beri verilmiştir. Ve şu bir
gerçek ki kadın biriktirirse bunu mutlaka bir yerden çıkaracaktır. Bu yüzden
akıllı erkekler sorun yaşadıklarında hemen çözme yoluna gider ve biriktirmeye
müsaade etmezler. Akıllı erkek ne demektir? Annesinin sevgisinden ayrışmış,
annelik ve sevgililik kulvarının çizgisini çoktan çizmiş erkek demektir. Bu,
anneyi sevmemek değildir. Annesine duyduğu sevgi ile aşkına duyduğu sevginin
alakasız olduğunu bilmek demektir. Kulvarlar farklıdır çünkü. Birinde ne
olursan ol yine de gel diyen bir anne varken, diğerinde şöyle yaptığında mutlu
oluyorum diyen bir sevgili vardır. Biri hazırda olan yani kazanılmış diğeri henüz kazanılmaya çalışılan
bir sevgidir. Bu durum, kadının
babasıyla kocası arasında çizmesi gereken çizgidir aynı zamanda.
Aslında o
kadar zorlanıyoruz ki ilişkilerimizi yürütmek için. Ne erkek tam ayrışabilmiş
oluyor ne de kadın bilinçaltının olumsuz tesirinden kurtulabiliyor. Her iki
taraf da daha önce yaşamış olduklarından kendini kurtarmaya çalışırken, yine
kendini aynı hataları yaptığı bir ilişkinin içinde buluveriyor. İşte akıllı kadın ve akıllı
erkek; hatalardan ders çıkarabilen, hatalar oluşmadan elinden geldiği kadar
önlem alabilen, hatasını korkmadan kendine ve karşısındakine ifade edebilen ve
çözüm yolları arayabilendir.
Eski nineler der ki;
“yavruuuum, koca dediğin kadını iyiyken sever”. Ne kadar verici olursan o denli
iyisindir ne kadar üzülsen de yüzün gülüyorsa her şey yolundadır. Surat astığın
zaman erkek bocalamaya başlar. Önce kendinden dolayı bir tedirginlik yaşar.
Sonra sormaya cesaret ederse eğer, kadın koca bir yalan söyler ve “senle ilgisi
yok” der. Oysaki kabak gibi ortadadır, onunla ilgili mutlaka bir şey vardır.
Yaşanan her bir sıkıntıda kadın kurcalar, kafasında kıyaslamalar yapar, kadının
yaşadığı sıkıntı devam ederken erkeğin istediği bir şey birden kadının içindeki
öfkeyi patlatır. Böylece konu onunla ilgili değilken birden onun üzerinden
gitmeye başlar. Erkek ise, bir sorun yaşıyorsa anlatmayı genelde tercih etmez.
Diyelim ki anlattı, kadın onu bambaşka bir yere çeker ve kafasındaki kurguları kocasıyla paylaşır.
Derken adam anlattıklarından bambaşka bir yere giden kadına birden bire
öfkelenir. Bu öfke anlıktır ama kadın bunu büyüttükçe sorun uzar gider. Ama şu
bir gerçektir ki erkek sorun yok diyorsa
gerçekten kadınla ilgili bir sorun yoktur. Var olan sorunu da onun
çözemeyeceğini düşünmediği için anlatmıyordur. Ancak bazen erkekler sorun
çözümünde daha karamsar bir tutum izlerler. Kadının sorunlara küçücük pozitif
bir dokunuşta bulunması da bambaşka kapıları açabilir. Ama erkeğin gururlu
yapısı bunu ne kadar görebilir bilinmez. Aslında esasında yaşadığımız ilişkinin
özü budur.
Sevgiyi, bizi
ne olursa olsun bırakmayan, acı çektiğimizde bizim gibi hissettiğini bildiğimiz
ebeveynlerimizden öğrendiğimiz için ilk aşkımızda, evliliğimizde de öyle
olacakmış gibi hissediyoruz. Karşı
taraftan aldığımız darbede ise birdenbire tüm aşkımızı ve sevgimizi
kaybettiğimizi düşünüyoruz. Dünya üstündeki tek koşulsuz sevgi, ebeveyn-çocuk
ilişkisidir. Diğer türlü koşulsuz bir sevgi bulmak oldukça güçtür. Daha doğrusu
bu kulvar, bizim eşimizle yürüdüğümüz kulvar değildir.
Yeni evlilikler, beyaz bir gelinlikle
süsleniyor. Bembeyaz, tertemiz bir sayfa açabilmek için… Gelin beyazı üstüne
giyerek, erkek beyazı seyredip aklında sembolleştirerek yerine getiriyor bu
ritüeli. Düğünden geriye kalanlar ise; o ne dedi bu ne dedi, annen niye böyle
yaptı, babam şundan hoşlanmadı cümleleri. Akıllı evlilikler ise; bugün birlikte
ne yapalım, nereye gidelim, ne paylaşalım üzerine. Tüm yeni evlenenlerin akıllı
evlilik evresine hemen ve kolayca geçebilmesi dileğiyle… İlişkilerimizi
düzenlerken bir uzmandan destek almak zor değil. Ufak dokunuşlar, hayatımızı
zenginleştirebilirJ